İnsan vücudunun en önemli fonksiyonlarından biri hareket edebilme yeteneğidir. Vücudun hareket edebilmesi için hareket sistemini meydana getiren kemikler, (iskelet) eklemler ve kasların uyumlu bir biçimde çalışması gerekmektedir. Kaslar, hareket sisteminin en aktif kısmını oluşturmaktadır. İnsan vücudunda yaklaşık 600’den fazla iskelet kası bulunmaktadır. Bu kaslara iç organ yapısında bulunan kaslarda eklenirse vücut ağırlığının %35 ila %45’ini kaslar oluşturacaktır. Kasların incelendiği bilim dalına, myologia-miyoloji denilmektedir. Latincede musculusmuskulus kas anlamına gelmektedir. Kısaca “M” harfi ile ifade edilir. (M. Deltoideus )
Kasların Görevleri
- Hareket fonksiyonunun sağlanması ya da hareket fonksiyonu gerçekleşirken büyük destek sağlanması kasların temel görevleridir.
- İskelet sistemi, kasların yardımı ile vücudun hareketini sağlayabilmektedir.
- İskeletin üzerine yapışmış halde bulunarak vücuda şekil verir.
- İskelet kasları, kasılma sırasında ısı meydana getirir. (Vücut ısısının %8’ini kaslar oluşturmaktadır. )
- İç organların yapılarında bulunan kaslar (kalp, dolaşım, solunum sist, sindirim sist, üriner sist, genital sistem ve göz) bu organların önemli fonksiyonlarını yerine getirmesini ve organizmaların düzenli olarak çalışmasını sağlamaktadır.
Kas Çeşitleri
Yapısal ve fonksiyonel özellikler göz önüne alındığında toplam üç tür kas grubu olduğu gözlemlenmektedir. Birinci kas grubu çizgili kaslar, ikinci kas grubu (iskelet kası) kalp kası ve üçüncü kas grubu ise düz kaslardır.
İskelet Kasının Yapısı
Damar yönünden zengin ve sinirli bir yapıya sahip olan iskelet kasları, demetler halinde ve bir kılıfla sarılmış halde bulunmaktadır. Bu kılıflar bulundukları yere göre isimlendirilirler. Çizgili kasların yapıları çok sayıda kas liflerinden oluşmaktadır. Her bir kas lifini sarmış olan gevşek bağ dokusuna, endomysium-endomisyum denilmektedir. Kas lifleri bir araya geldiğinde kas lifi demetlerini (fasikül) oluşturur. Kas lifi demetlerini sarmış olan bağ dokularına, perimysium/perimisyum adı verilmektedir. Kasların tümünü saran gevşek bağdokusuna da epimysium-epimisyum denir. Epimisyumun üstünü ise akzar (fascia) örtmektedir.
İskelet kaslarının yapılarında bulunan kas telleri (fibril/kas hücresi) uzun silindirik yapıya sahiptirler. Kas tellerinin üzerlerini sarcolemma denilen bir zar örtmektedir. Kas tellerinin içinde birçok myofibril bulunmaktadır ve bunlar kasların kontraktil yapılarını oluşturmaktadır. Myofibrillerin aralarını sarcoplazma doldurur. Sarkoplazma glikojen, ATP, fosfokreatin ve enzimler taşımaktadır. Ayrıca kasların aktifliği oranlarında sayıları artan mitokondriler bulunmaktadır.
Her kas teli birkaç tane çekirdek taşımaktadır ve bunlar sarkolemmanın hemen altında bulunmaktadır. Ayrıca kas telleri içinde ağ görünümünde tubul sistemi mevcuttur ki, buna sarkoplazmik retikulum adı verilmektedir. Bir kas lifi elektron mikroskobunda incelenmesi gerekirse myofibrillerin daha küçük yapıları olan myoflamentlerden meydana geldiği görülmektedir. Bunlar ince aktin flamentleri ve kalın myozin flamentleri olmaktadır. Aktin ve myozin flamentleri myofibrilde bir takım çizgiler (bantlar) meydana getirmektedir. Bu bantlar harflerle adlandırılmıştır. İki “Z” hattı arasında kalan myofibril kızmına, sarcomer denilmektedir. Sarkomer, kas hücrelerinde kasılma işini yapan en küçük birimdir.
Kasın Kasılma Mekanizması
Vücutta bulunan her tip kasın fonksiyonu kasılmaktır (kontraksiyon). Kasılma ile organizmalarda birçok faaliyetler yerine getirilmektedir. Kas hücreleri bu fonksiyonları, kimyasal enerjiyi kullanarak yapmaktadırlar.
Çizgili kaslar, bir ya da daha fazla sinirlere sahiptirler. Motor sinirler iskelet kas gruplarında birçok kola ayrılarak sonlanmaktadırlar. Sonlanma noktalarına, motor uç plak denilmektedir. Kasların uyarılması için belirli bir şiddet düzeyinde uyarı olması sağlanmalıdır. Kasların kasılmalarını sağlayacak en küçük uyarı şiddetine, eşik şiddeti denilmektedir. Kaslar, eşik şiddetinden daha küçük değerdeki uyarılara tepki göstermemekte iken eşik şiddetinden daha yüksek değerlerdeki uyarılara da aynı şiddette tepki gösterebilmektedirler. Bu olaya, “ya hep ya hiç yasası” denilmektedir.
Kasa gelen uyarılar, nöronların motor uç plaklarından asetilkolin salgılanmasını sağlamaktadırlar. Hücreler içine giren sodyum iyonları, sarkoplazmik retikulumda depo edilmiş olan kalsiyum iyonlarının dışarı çıkmasını, aktin ve myozin flamentlerinin arasına yayılmasını sağlamaktadır. Myozin üzerlerine ATP az enzimi serbest kalmaktadır. Bu enzimler, ATP‟yi ADP ve fosfata hidrolize ederek enerji açığa çıkmasını sağlamaktadır. Açığa çıkan bu enerjilerin, aktin ve myozin ipliklerinin birbiri içine kaymasını sağlamaktadır. Bu olay iki elin parmaklarının birbiri içine girme hareketlerine benzetilebilir. Uyarı kesilince kalsiyum iyonları sarkoplazmik retikulum bünyesine yeniden alınmaktadır ve kas gevşemeye geçmektedir. Kasılmakta olan kasların; hacimleri değişmemektedir, eni artış gösterirken boyları kısalır, sarkomer küçülür, bantları ise uzaklaşır.